Mirasçılık belgesi (veraset ilamı), miras bırakanın ölümünden sonra geride kalan mirasçıların kimler olduğunu ve her birinin mirastaki pay oranlarını ortaya koyan resmi bir belgedir. Türk Medeni Kanunu’nun 598. maddesinde düzenlenmiş olup mirasçılık sıfatına karine teşkil eder. Çekişmesiz yargı işi kapsamında düzenlenir ve kesin hüküm niteliği taşımaz. Mirasçılara tereke üzerinde işlem yapma imkânı tanıyan bu belge olmaksızın mirasçılar tereke üzerinde hak iddia edemez. Dolayısıyla mirasçılar için ilk başvurulacak hukuki araç mirasçılık belgesidir. Mirasın paylaşımı, taşınmazların intikali ve mirasçılık sıfatına dayalı birçok hukuki işlem, bu belgenin varlığına bağlıdır. Ancak kimi zaman düzenlenen mirasçılık belgesinde yanlış veya eksik bilgiler bulunabilir ya da sonradan ortaya çıkan durumlar nedeniyle belgenin içeriğinin düzeltilmesine ihtiyaç duyulabilir. İşte bu gibi hallerde, mirasçılık belgesinin iptali veya düzeltilmesi amacıyla dava açılması gündeme gelir.
Mirasçılık belgesi, bazı durumlarda gerçeği yansıtmayabilir. Örneğin bir veya birden çok mirasçının belgede gösterilmemesi, hak sahibi olmayan birinin belgede yer alması, babalığa hükmedilmesi gibi ölümden sonra soybağının kurulması, mirasçılık belgesi düzenlendikten sonra mirasçı atamaya ilişkin ölüme bağlı tasarrufun iptal edilmesi gibi haller iptal sebebi sayılır.
Taraflar
Mirasçılık belgesi iptali davasında davacı sıfatına sahip olan kişiler, menfaati ihlal edilen kişilerdir. Menfaati ihlal edilen herkes bu davayı açabilir. Mirasçılık belgesi talep eden kişi, belgenin yanlış olduğunu düşünüyorsa sulh hukuk mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurabilir veya iptal davası açabilir. Ancak istinaf yoluna sadece belgenin talep edeni başvurabilir.
Yargıtay kararlarına göre atanmış mirasçılar ve vasiyet alacaklıları iptal davası açamazlar. Yarg. 7. HD., 23.09.2010 T., 2010/3273 E., 2010/5033 K., “…Atanmış mirasçı, miras bırakanın yasal mirasçıları ile olan soy bağını ortadan kaldıracak biçimde mirasçılık belgesinin iptalini isteyemeceği gibi, mahkemece de resen atanmış mirasçılık söz konusu olduğu gerekçesiyle mirasçılık belgesinin iptaline karar verilemez…”
Mirasçılık belgesinin iptali davası, belgede gösterilen tüm mirasçılara karşı açılmak zorundadır. Çünkü bu dava çekişmeli yargı işidir ve kesin hüküm teşkil eder. Dolayısıyla verilen karar taraflar hakkında kesin hüküm niteliği taşır. Ancak davaya taraf olmayan ve hakkı ihlal edilen mirasçı, verilen hükümden etkilenmez ve daha sonra ayrıca iptal davası açabilir.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Mirasçılık belgesinin iptali veya düzeltilmesine ilişkin davalarda hangi mahkemenin görevli olduğuna dair TMK ve HMK’da açık bir hüküm yoktur. Yargıtay, bu davaların çekişmeli yargı işi olması nedeniyle görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu kabul etmektedir.
Yarg. 14. HD., 25.05.2015 T., 2015/8041 E., 2015/5795 K. “..veraset belgesinin iptali davalarının hasımlı olarak açılması zorunlu bulunduğundan çekişmesiz yargı kapsamından çıkıp çekişmeli yargı mahiyetini aldığı da bir gerçektir. Bu durum karşısında HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan bu dava bakımından HMK’nın 382/2-c maddesinin 6. bendi uyarınca asliye hukuk mahkemesi görevlidir.”
Mirasçılık belgesinin iptali davası, ölen kişinin son yerleşim yerinde açılabileceği gibi mirasçılardan birinin yerleşim yerinde de açılabilir. Bu durum HMK m. 11/3 düzenlemesine dayanmaktadır.
Süre
TMK m. 598/3 hükmü uyarınca mirasçılık belgesinin geçersizliği her zaman ileri sürülebilir. Dolayısıyla iptal davası herhangi bir süreye tabi değildir. İlgililer her zaman dava açabilir.
İspat Yükü
Mirasçılık belgesinin iptaline ilişkin davalarda ispat yükü davacıya aittir. Davacı, belgenin geçersizliğini her türlü delille ispat edebilir.
Yarg. 14. HD., 08.10.2020 T., 2019/2951 E., 2020/5996 K.: “…Mirasçılık belgesinin iptali davalarında, davacı taraf miras bırakanın mirasçısı olduğunu, iptali istenilen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilmediğini ve pay verilmediğini veya mirasçı gösterilmesine rağmen mirastan kendisine olması gerekenden daha az pay verildiğini, bu nedenle önceki günlü mirasçılık belgesinin hatalı olduğunu kanıtlamak zorundadır…”
Yargıtay İçtihatları ve Yargılama Giderleri
Mirasçılık belgesinin iptali davalarında, tarafların kusur durumu ve davanın seyrine göre yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin hangi tarafa yükletileceği önem arz etmektedir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 26.09.2023 tarihli, E. 2022/3467, K. 2023/4140 sayılı kararında; davalının, hatalı mirasçılık belgesinin düzenlenmesine sebebiyet vermediğini ileri sürerek yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu olmaması gerektiğini iddia ettiği görülmüştür. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi, davanın hasımlı olarak açıldığı gerekçesiyle davalının yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulmasında bir usulsüzlük bulunmadığını belirtmiş, Yargıtay da bu değerlendirmeyi uygun bularak kararı onamıştır.
Benzer şekilde, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 04.10.2023 tarihli, E. 2022/4415, K. 2023/4419 sayılı kararında da; hatalı mirasçılık belgesinin verilmesinde davalı tarafın doğrudan bir etkisi bulunmasa da, davayı kabul etmediği ve haksız çıktığı gerekçesiyle davalı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olduğu kabul edilmiştir. Temyiz incelemesinde de Bölge Adliye Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş ve onanmıştır.
Her iki karar da göstermektedir ki, davalı taraf mirasçılık belgesinin iptali sürecinde doğrudan kusurlu olmasa dahi, davayı kabul etmediği ve haksız çıktığı takdirde yargılama gideri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulabilmektedir. Bu nedenle kişilerin davanın ilk aşamasında davayı kabul etmeleri, gereksiz giderlerden kaçınmak açısından çoğu durumda daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Ancak sürecin hukuki riskler barındırması sebebiyle, davanın profesyonel şekilde yönetilebilmesi için mutlaka uzman bir hukukçudan destek alınması büyük önem taşımaktadır.