Miras Sözleşmesi Nedir?
Miras sözleşmesi, miras bırakanın iradesini yansıtan; taraflara hak ve yükümlülükler doğuran, resmi şekle tabi bir ölüme bağlı tasarruf türüdür. Olumlu ve olumsuz miras sözleşmesi olmak üzere iki ayrılmaktadır.
TMK m. 527 hükmü uyarınca, olumlu miras sözleşmesi, miras bırakanın mirasını veya belirli malını sözleşme yaptığı kimseye ya da üçüncü bir kişiye bırakma yükümlülüğü altına girdiği bir miras sözleşmesi çeşididir.
TMK m. 528 hükmü uyarınca, olumsuz miras sözleşmesi ise Miras bırakanın bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapması halinde gündeme gelmektedir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, E. 2021/1023 K. 2022/805 T. 07.02.2022: “Kanun koyucu ölüme bağlı tasarrufların yapılması için iki farklı şekil şartı öngörmüştür. Bunlardan biri, mirasbırakanın tek taraflı yaptığı ve her zaman dönebileceği vasiyetname (MK 531-544), diğeri iki taraflı, bağlayıcı özelliği olan miras sözleşmesidir. Miras sözleşmesinin geçerli olması için Türk Medeni Kanunu’nun 545/I. maddesi uyarınca resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir. Mirastan feragat sözleşmesi, hukuki niteliği itibarıyla bir miras sözleşmesi olduğu için, yukarıda açıklanan kurallar mirastan feragat sözleşmesinin kurulmasında da geçerli olacaktır.”
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, E. 2024/860 K. 2024/4724 T. 22.10.2024: “Olumsuz miras sözleşmesi, yani Kanun’daki deyimiyle mirastan feragat sözleşmesi ise mirasbırakanın bir mirasçısı ile yaptığı ve mirasçının gelecekte sahip olması muhtemel miras hakkından vazgeçmesini konu alan bir miras sözleşmesidir.”
Olumsuz sözleşmeler ivazlı ve ivazsız olarak ikiye ayrılır. İvazlı feragatte mirasçı adayı, mirasbırakanın terekesinden doğacak haklarından belirli bir karşılık alarak vazgeçerken; ivazsız feragatte herhangi bir karşılık almaksızın bu haktan feragat eder. Türk Medeni Kanunu’nun 548. maddesinde düzenlenen miras sözleşmesinin ölümle sona ermesi hali esasen olumlu miras sözleşmeleri için öngörülmüş olup ivazsız feragat sözleşmeleri bakımından da feragat edenin mirasbırakandan önce ölümü halinde uygulanır. Ancak ivazlı feragat sözleşmeleri feragat edenin mirasbırakandan önce ölmesiyle kendiliğinden sona ermez. Çünkü ivazlı feragat eden kişi ne vasiyet alacaklısı ne de atanmış mirasçı konumundadır. Bu durumda feragat, feragat edenin altsoyu bakımından da geçerliliğini sürdürür. Taraflar aksini kararlaştırabilirler; yani sözleşmeye feragat edenin mirasbırakandan önce ölmesi halinde sözleşmenin sona ereceği yönünde hüküm koyulabilir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2013/22073 K. 2014/20701 T. 13.11.2014: “…davaya konu ivazlı mirastan feragat sözleşmesi feragat edenin mirasbırakandan önce ölümüyle kendiliğinden sona ermemiştir. Burada TMK’nun 548. maddesinin uygulanması söz konusu değildir. Sözleşmede feragat edenin erken ölümünün sözleşmeyi kendiliğinden son erdireceği de kararlaştırılmamıştır.”
Ölüme bağlı tasarrufların hüküm ve neticelerini, miras bırakanın ölümünden sonra meydana getirmesi söz konusu olduğu için, kanun koyucu bu tasarrufların kurulmasını sıkı şekil şartına bağlamıştır.
Miras Sözleşmesinin Geçerlilik Şartları Nelerdir?
- KARŞILIKLI VE UYGUN İRADE BEYANLARINI İÇEREN ÇİFT TARAFLI HUKUK İŞLEM: Miras sözleşmesi, vasiyetnameden farklı olarak çift taraflı bir hukuki işlemdir. Bu sözleşmede taraflardan biri mutlaka miras bırakan olurken, diğer taraf mirasçı olabileceği gibi üçüncü bir kişi de olabilir. Tarafların, miras sözleşmesini kurma iradelerini aynı anda resmî memura beyan etmeleri gerekir. Miras bırakan edimini veya tasarrufunu üstlenirken, mirasçı ya da üçüncü kişi konumundaki diğer taraf da sözleşmeyi kabul ettiğini açıklamalıdır.
- ŞEKİL ŞARTI: Türk Medeni Kanunu’nun 545. maddesi uyarınca miras sözleşmesi resmi şekil şartına bağlanmıştır. Resmi vasiyetname ile aynı usule tabi olan bu sözleşme, TMKnın 532. maddesine göre, iki tanık önünde sulh hukuk hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş memur tarafından düzenlenmektedir.
- EHLİYET: Miras bırakanın, miras sözleşmesi yapabilmesi için, ayırt etme gücüne sahip, ergin ve
- kısıtlanmamış olması gerekir. Miras sözleşmesinin geçerliliği için miras bırakanın fiil ehliyetine sahip olması şarttır.
- İRADEYİ SAKATLAYAN NEDENLER: Miras sözleşmesinde tarafların iradelerinin sakatlanması, sözleşmenin iptali veya geçersizliği sonucunu doğurabilir. Hile, aldatma, korkutma gibi irade fesadı hâllerinde geçersizlik gündeme gelir. Ayrıca TBK m. 27 uyarınca; kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2013/1077 K. 2014/664 T. 14.05.2014: “…Miras sözleşmesinin geçerli olması için resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekmektedir (TMK m. 545/1). Bu anlamda sözleşmenin; sözleşme yapma ehliyetine sahip eşler tarafından yapıldığı, iradeyi sakatlayan nedenler ile hukuka ve ahlaka aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan sözleşmenin resmi vasiyetname şeklinde düzenlendiği de açıktır. Zira sözleşme, iki tanığın katılmasıyla noter tarafından düzenlenmiştir (TMK m. 532/1)”
Olumsuz miras sözleşmesi niteliğindeki mirastan feragat sözleşmesi uygulamada çoğu zaman adi yazılı şekilde yapılmaktadır. Ancak istikrarlı Yargıtay kararlarında adi yazılı şekilde yapılan mirastan feragat sözleşmesinin resmi şekil şartı eksikliği nedeniyle kabul edilemeyeceği belirtilmektedir.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, E. 2017/1857 K. 2021/651 T. 08.02.2021:”Mirastan feragat sözleşmesi, hukuki niteliği itibariyle bir miras sözleşmesi olduğu için, yukarıda açıklanan kurallar mirastan feragat sözleşmesinin kurulmasında da geçerli olacaktır. Somut olayda, mirastan feragat sözleşmesi ölüme bağlı tasarruf şeklinde yapılması geçerlilik koşulu olup resmi şekil koşuluna uyulmadan yapılan sözleşmenin hukuken geçerliliği bulunmadığından iptali de söz konusu değildir. Türk Medeni Kanununun 545. maddesinde belirtilen emredici kural nedeniyle geçerli bir mirastan feragat sözleşmesinden söz edilemez. Bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuş; bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, E. 2014/22545 K. 2017/2891 T. 25.05.2017:”11.02.1959 tarih ve 1958/16 Esas, 1959/14 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre mirastan feragat sözleşmelerinin diğer bütün miras sözleşmeleri gibi resmi vasiyet şeklinde yapılması gerekmektedir. Bu durumda dosyaya ibraz edilmiş bulunan adi yazılı şekilde hazırlanmış olan 20.11.1985 tarihli belgeye itibar edilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi., E. 2009/15407, K. 2009/507 T. 22.01.2009, “…Davalılar, davacının mirasbırakan ile yaptığı sözleşme nedeniyle, mirastan pay alamayacağını ileri sürmüşlerdir. Mirastan feragat sözleşmesinin resmi şekilde yapılması geçerlilik koşuludur (TMK. m.545). Miras haklarından feragat ancak resmi şekilde yapılacak bir sözleşme ile sonuç doğurur. Mirasbırakan ile davacı arasında mirasbırakanın sağlığında ….. tarihinde adi yazılı şekilde düzenlenen sözleşme mirastan feragat niteliğinde değildir…”
Miras Sözleşmesinin Ortadan Kaldırılması (TMK m. 546)
1- Sağlar arasında sözleşme veya vasiyetname ile
Miras sözleşmesi, tarafların ortak iradeleri doğrultusunda yazılı bir anlaşma ile her zaman ortadan kaldırılabilir. Sözleşme serbestisi ilkesinin bir sonucu olarak, bu anlaşmanın geçerliliği için adi yazılı şekil yeterli kabul edilmektedir.
Miras sözleşmesiyle mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişinin, miras bırakana karşı miras sözleşmesinin yapılmasından sonra mirasçılıktan çıkarma sebebi oluşturan davranışta bulunduğu ortaya çıkarsa; miras bırakan, miras sözleşmesini tek taraflı olarak da ortadan kaldırabilmektedir.
Tek taraflı ortadan kaldırma, vasiyetnameler için kanunda öngörülen şekillerden biriyle yapılır (TMK. m.546)
2- Sözleşmeden dönme yolu ile
Miras sözleşmesi gereğince sağlar arası edimleri isteme hakkı bulunan taraf, bu edimlerin sözleşmeye uygun olarak yerine getirilmemesi veya güvenceye bağlanmaması hâlinde borçlar hukuku kuralları uyarınca sözleşmeden dönebilir (TMK. m.547).
3- Miras bırakandan önce ölme
Mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişi miras bırakanın ölümünde sağ değilse, miras sözleşmesi kendiliğinden ortadan kalkar.
Miras bırakandan önce ölen kişinin mirasçıları, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ölüme bağlı Tasarrufta bulunandan, miras sözleşmesi uyarınca elde ettiği ölüm tarihindeki zenginleşmeyi geri isteyebilirler (TMK. m.548).
TMK m. 527/2 te göre, Mirasbırakan, miras sözleşmesi yapmış olsa dahi malvarlığında eskisi gibi serbestçe tasarruf edebilir; ancak, miras sözleşmesindeki yükümlülüğü ile bağdaşmayan ölüme bağlı tasarruflarına veya bağışlamalarına itiraz edilebilir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, E. 2024/860 K. 2024/4724 T. 22.10.2024:”Mirasbırakan, art arda birbiri ile uyuşmayan iki miras sözleşmesi yaparsa, ikinci miras sözleşmesine karşı TMK m. 527/II kapsamında itirazda bulunulabilir. (Dural Mustafa, Öz Turgut, Türk Özel Hukuku Cilt IV Miras Hukuku, 17. Baskı, İstanbul, Filiz Kitabevi, 2021, sayfa 128). Bu durumda uyuşmazlığın giderilmesinde, somut olayın özelliğine göre 4721 sayılı Kanun’un 546 ve devamı maddelerinde öngörülen miras sözleşmesinin ortadan kaldırılması ya da sona ermesi gibi ilgili hükümlerin de ayrıca irdelenmesi gerekecektir.”
Miras Sözleşmesinin İptali Davası
Ölüme bağlı tasarrufların iptali TMK m. 557-559 hükümleri arasında detaylıca düzenlenmektedir.
Miras sözleşmesinin iptali davası, TMK Madde 557 hükmü gereğince aşağıdaki hallerde gündeme gelebilmektedir.
1- Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa,
Miras bırakanın miras sözleşmesi yapabilmesi için ayırt etme gücüne sahip, ergin ve kısıtlanmamış olması gerekir. Tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılan miras sözleşmesi, iptal edilebilir niteliktedir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2008/2053 K. 2008/3995 T. 17.07.2008:“Görülmekte olan davada miras bırakan Fahrettin’in dosya arasındaki Adli Tıp Kurumu’nca verilen rapor ve belgelere göre sözleşmenin yapıldığı tarihte fiil ehliyetine sahip olduğu belirlenmiş, bu husus ayrıca iptali istenilen sözleşme içeriğinden de anlaşılmıştır. Diğer yönden davacı hileye düşürülerek sözleşmenin düzenlendiği de kanıtlanmamıştır. Öngörülen 500.000 YTL bedelin miras bırakan Fahrettin tarafından davacıya ödendiği noterce düzenlenen sözleşmede belirtilmiş olup, belgenin aksi aynı güçte başka bir beige ile kanıtlanamadığı gibi, takdiri delillerle de bu yön doğrulanmamıştır.”
2- Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma sonucunda yapılmışsa,
TMK m. 504 hükmü uyarınca, “Mirasbırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı ölüme bağlı tasarruf geçersizdir. Ancak, mirasbırakan yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl içinde tasarruftan dönmediği takdirde tasarruf geçerli sayılır.”
Dolayısıyla mirasbırakan, irade sakatlığını sağlığında öğrenmişse ve bir yıl içinde tasarruftan dönmemişse, sözleşme geçerlilik kazanır. Buna karşılık, mirasbırakanın ölümünden sonra ortaya çıkan irade sakatlığı hâllerinde, mirasçılar süresi içinde iptal davası açabilirler.
3- Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise,
4- Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa.
Taraflar
Davacı: İptal davası, tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir.
Davalı: Miras sözleşmesi ile lehine tasarruf yapılan mirasçı veya üçüncü kişilerdir.
İptal Davasında Hak Düşürücü Süreler
Bir Yıllık Süre: Davacı, tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içinde iptal davası açmalıdır.
On Yıllık Süre: Her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinden, diğer ölüme bağlı tasarruflarda ise mirasın geçmesi tarihinden itibaren iyiniyetli davalılara karşı on yıl içinde dava açılabilir.
Yirmi Yıllık Süre: Davalının iyiniyetli olmaması hâlinde bu süre yirmi yıl olarak uygulanır.
Miras sözleşmesinin hükümsüzlüğü, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilmektedir.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
HMK m. 2 uyarınca görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
TMK m. 576 ve HMK m. 11 uyarınca ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine, ilişkin davalarda ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir.
İptal Kararı Yalnızca Davanın Tarafları Bakımından Sonuç Doğurmaktadır. İptal kararı tüm mirasçıları kendiliğinden bağlayan genel bir hüküm doğurmaz; yalnızca davaya katılan tarafların miras payları açısından sonuç doğurur. Böylece, miras sözleşmesi, davaya taraf olmayan mirasçılar için geçerli olmaya devam ederken, davaya taraf olanlar bakımından hükümsüz hale gelmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2010/392 K. 2010/417 T. 22.09.2010:“bir ölüme bağlı tasarrufun iptali sebebi doğduğunda, ancak davaya taraf olanlar yönünden hukuki netice doğuracak; davada taraf olmayan mirasçılar yönünden vasiyetname geçerli olmaya devam edecektir.”