Kaza sonrası araçta oluşan ve talebe konu olan zarar kalemlerinden biri aracın tamirinde geçen sürenin oluşturduğu zararın karşılanmasıdır. Aracın tamir süresi; servisin yoğunluğu, aracın hasarının fazla olması, değişecek parçanın teminin gecikmesi gibi farklı nedenlerle uzayabilmektedir. Özellikle kasko sözleşmelerinde kaskolu araçların önceden belirlenmiş servislerde tamir edilmesi düzenlenmektedir. Servislerin yoğunluğu nedeniyle tamirin uzun sürmesi veya farklı nedenlerle kısa sürede tamir yapılması ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Zararı karşılayacak olan tarafın kendisiyle illiyet bağı olmayan gecikmelerden sorumlu tutulması hukuka uygun görülmemiştir. Bu nedenle Yargıtay’ca tamir süresi için makul süre kavramını esas alınmıştır.
Yargıtay aşağıda değindiğimiz içtihadı ile hasar gören aracın makul tamir süresinin belirlenmesinde ‘servise giriş-çıkış tarihleri’ arasındaki sürenin makul süre olmadığına karar vermiştir.
“Kabule göre ise; aracın makul tamir süresinin belirlenmesi konusunda ek rapor alınıp, bu zarar kalemi yönünden değerlendirme yapılması gerektiği, Dairemizin önceki bozma ilamında belirtilmiş olmasına rağmen, aracın onarım için servise giriş- çıkış tarihleri arasındaki süreyi makul tamir süresi kabul ettikten sonra, bu sürenin 4 günlük bölümü için kazaya neden olan davalı gerçek kişilerin ve 12 günlük bölümü için kasko şirketi olan davalı …’nın sorumlu olduğu yönünde görüş bildiren yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verildiği görülmektedir. Davacı aracının kazada oluşan hasarının nitelik ve niceliği de dikkate alınarak (kasko şirketinden ya da kasko şirketinin anlaşmalı servisi olan işletmenin eksiğinden kaynaklanan hususlar dikkate alınmadan) makul tamir süresi belirlemesinin yapılması için, farklı bir makine mühendisi bilirkişiden rapor alınıp (günlük kaybın 100,00 TL. olduğu hesapta esas alınıp) kazanç kaybı talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm tesisi doğru değildir. Yine, kabule göre; Dairemizin önceki bozma ilamında, davalı gerçek kişilerin, kaza nedeniyle doğrudan zarar gören emtia zararından (40 adet karpuz bedeli 132,00 TL’den) sorumlu olduğu açıkça vurgulanmış ve hüküm davalı gerçek kişiler yararına bu yönden bozulmuş, mahkemece de bozmaya uyulmuş olmasına rağmen; dolaylı biçimde zarar gören emtia da dahil biçimde belirlenen 1.515,00 TL’lik emtia zararından davalı … ve…’in sorumluluğuna hükmedilmesi, bozma ile oluşan usuli kazanılmış hakka aykırı olmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar … ve… vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu davalılar lehine BOZULMASINA,” (Yargıtay 17.H.D. 2019/2260 E. ,2020/5521 K. , 13.10.2020 T.)
Yargıtay ilgili dairesi görüldüğü üzere makul sürenin tespitinde servise giriş-çıkış tarihlerinin esas alınmasının tek başına yeterli olmadığı, işletmenin eksikliğinden kaynaklanan hususlardan davalıların sorumlu tutulamayacağı, makul tamir süresinin belirlenebilmesi için makine mühendisi bilirkişiden rapor alınması gerektiğine karar vermiştir. Kaza sonrası talep edilecek kalemler arasında mevcut tamir süresi hesabında bu hususlara dikkat edilmelidir. Alanında uzman hukukçularla sürecin yürütülmesi hak kayıplarını önlenmesinde etkili olacaktır.