Yargıtay dairelerince onanan yerel mahkeme kararlarına karşı Ceza Muhakemesi Kanunu 308. maddesinde Yargıtay ceza dairelerinin kararlarına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın re’sen veya istem üzerine itiraz edebileceği olağanüstü kanun yolu düzenlenmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, olağanüstü itiraz kanun yoluna başvurulmasını gerektiren hukuka aykırılıkları itirazname adlı bir belgede gerekçelerini göstermek suretiyle açıklar.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, itiraznamede hem maddi hukuka aykırılıkları ve hem de usul hukukuna aykırılıkları ileri sürebilir.
İtiraz sebepleri esasa etkili konularda olmalıdır. İtirazı inceleyecek Yargıtay ceza dairesi veya Yargıtay Ceza Genel Kurulu itiraznamedeki sebeplerle bağlı değildir, resen tespit edilen hukuka aykırılıkları dikkate alarak kararı bozabilecektir.
Ceza Genel Kurulu 2019/63 E. , 2021/114 K.
Kararı Veren Yargıtay Dairesi: 6. Ceza Dairesi Mahkemesi:
Ağır Ceza Sayısı: 453-369 Nitelikli yağma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanık …’in değişen suç vasfına göre nitelikli hırsızlık suçundan TCK’nın 142/1-c, 145 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, tehdit suçundan TCK’nın 106/1-1 ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, her iki suç yönünden de aynı Kanun’un 53 ve 63. maddeleri uyarınca hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Kartal 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21.05.2009 tarihli ve 177- 256 sayılı hükümlerin, sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 17.11.2014 tarih ve 10116-19742 sayı ile; “Mağdur ile tanıklar … ve …’ın suçun işlenmesinden hemen sonra kolluk görevlilerine yaptıkları başvuruda ve alınan ifadelerinde, sanığın önce eğitim gördükleri okulu sorma bahanesiyle sohbet etmeye başladığını, daha sonra mağdur vermek istemeyince kulağındaki müzik çalar ve kulaklığını zorla çektiğini, geri istediğinde mağdura ‘Üzerimde bıçak var, sen bunu bana ver, biz bu trenden çok adam attık, öğrencileri hiç sevmem.’ dediğini, trenden ayrılmadan tekrar eşyasını sorduğunda ‘Vermiyorum sıkıysa al, zorla mı alacaksın, bıçağım var.’ şeklinde tehdit ederek yağmaladığını belirttikleri, bu hususun mağdur ve tanıklar tarafından Cumhuriyet savcılığındaki 30.03.2009 günlü anlatımlarında da doğrulandığı ve toplanan kanıtlara göre sanığın mağdura karşı eyleminin yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, kanıtların takdirinde ve suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hırsızlık ve tehdit suçlarından hüküm kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyan Yerel Mahkemece 17.12.2015 tarih ve 453-369 sayı ile sanığın yağma suçundan TCK’nın 148/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiş olup, bu hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 13.11.2018 tarih ve 2588-6822 sayı ile onanmasına karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 06.12.2018 tarih ve 21292 sayı ile; “Yargılamaya ve itiraza konu somut olay incelendiğinde; arkadaşları ile trene binen mağdurun mp3 çalar ile kulağında kulaklık takılı olduğu hâlde müzik dinlemekte olduğunu gören sanığın konuşmak bahanesiyle yanına oturarak mp3 çalar aletini istediği, vermek isetemeyen mağdura karşı bu kez de ölümle tehditte bulunarak mp3 çaları aldığı ve şikâyet üzerine yakalandığı anlaşılmaktadır. Sübutta ihtilaf bulunmayan olayda, çözülmesi gereken sorun sanığın eylemine TCK’nun 150/2. maddesindeki değer azlığı indiriminin uygulanıp uygulanamayacağıdır. Mağdur, alınan beyanında, suça konu mp3 çaları suç tarihinden önce 29 TL’ye satın aldığını ve kulaklığın birinin bozuk olup çalışmadığını ifade etmiş, bilirkişi marifeti ile bir değer tesbiti ise yapılmamıştır. TCK’nın 150/2. maddesi uygulamalarında; sanıkların yağma suçunun icrası sırasında kastlarını özgüledikleri belirlenebilen bir miktar söz konusu ise ve bu miktar günün ekonomik koşullarına göre, değer azlığı kapsamında mütalaa edilebilecek ise, madde hükmü uygulanabilecektir. Değer azlığına ilişkin Yasa koyucunun belirlediği somut bir miktar veya Yüksek Yargıtay’ın önceki Kanun zamanında olduğu gibi yıllara göre değişen önceden tespit edilen miktarlar bulunmamakta olup olayın özelliğine göre belirlenmesi tercih edilmiştir. Somut olayımızda, sanık çocuk olan mağdurdan sadece kullanılmış mp3 çaları istemiş ve onu almakla yetinerek para veya başkaca bir eşya alma veya üzerini arama fiilinde bulunmamıştır. Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesinin başka bir dosyadaki temyiz incelemesi sırasında 03.03.2016 tarihli, 2013/28979 esas, 2016/1500 karar sayılı kararında 6 adet birayı 150/2. maddesi kapsamında değerlendirerek 150/2. maddesinin uygulanmaması gerekçesiyle Yerel Mahkeme kararını bozduğu görülmektedir. Yine Yüksek Ceza Genel Kurulunun 24.02.2015 tarih, 2013/817 esas ve 2015/14 karar sayılı kararında da teşebbüs aşamasında kalan eylemde tehditle 20 TL para isteyen sanığın eylemine 150/2. maddesinin uygulanacağına hükmedilmiştir. Bu sebeplerle; sanık lehine TCK’nın 150/2. maddesinin uygulanması gerektiği,” görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur. CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 22.01.2019 tarih ve 3767- 214 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
…
Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği TCK’nın 148. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da mal varlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da mal varlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir. Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır. Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi hürriyeti, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuki değerlerdir. TCK’nın 150. maddesinin ikinci fıkrasında; “Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilir.” hükmü yer almakta iken, anılan fıkra 29.06.2005 tarihli ve 5377 sayılı Kanun’un 17. maddesi ile; “Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir.” şeklinde değiştirilmiştir. Fıkranın ilk hâli ile yağma suçlarında, konu değerin azlığı nedeniyle hâkime cezada indirim yapma zorunluluğu getirilmiş, daha sonra yapılan değişiklikte ise indirim yapıp yapmama konusunda hâkime takdir yetkisi tanınmıştır.
TCK’nın 150. maddesinin ikinci fıkrası, yağma suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. Değer azlığı ile kanun koyucu tarafından neyin kastedildiği, tereddütleri önleyecek biçimde açıklığa kavuşturulmamış, rakamsal bir sınırlandırma getirilmemiş fakat hâkime, yargılama konusu maddi olayla ilgili olarak takdir ve değerlendirme yetkisi tanınmıştır. Hâkim, gasp edilen veya gasp edilmeye kalkışılan şeyin değerinin azlığını ceza indirimi yapmakla değerlendirebilecektir. 5237 sayılı Kanun’un 150. maddesinin ikinci fıkrasının uygulanmasında, 765 sayılı TCK’nın 522. maddesinde öngörülen “hafif” ya da “pek hafif” kavramlarıyla irtibatlı bir yoruma girilmemeli, Yargıtaydan anılan maddenin uygulanması sürecindeki içtihatlarına paralel şekilde yıllık değer ölçülerini belirlemesi beklenmemelidir. Hâkim, bu değerlendirmenin yanı sıra her somut olayda, olayın özelliklerini dikkate alacak, TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde ceza adaletini sağlayacaktır. Görüldüğü gibi, madde ile getirilen sistem, sadece malın değerinin objektif ölçütlere göre belirlenerek cezadan indirim yapılmasından ibaret değildir. Olayın özelliği her somut olayda değerlendirmeye konu edilecek, meydana gelen haksızlığa faili iten etkenler ve bu haksızlığın mağdur üzerindeki etkileri de gözetilerek, indirim yapıp yapmama konusunda takdir kullanılacak ve maddenin uygulanıp uygulanmamasına ilişkin gerekçe kararda gösterilecektir. Buna karşılık maddenin uygulanmasındaki en önemli ölçüt, şüphesiz değer ölçüsüdür. Ölçüye konu edilmesi gereken değer ise, fiilen gasp edilen olmayıp, eylem kastına dahil edilen olmalıdır. Bu değerin ise “indirim yapılmasını haklı kabul ettirecek” düzeyde az olması gerekmektedir. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Mağdurun 26.03.2009 tarihinde saat 16.00 sıralarında okuldan çıkarak evine gitmek üzere tanıklar Cenk ve Gültekin ile birlikte Osman Gazi Tren İstasyonundan trene bindiği, tren Kaynarca yönüne doğru hareket ettikten sonra sanığın, mağdur ve tanıkların yanına gelerek konuşmaya başladığı, mağdurun kendisine ne iş yaptığını sorması üzerine “Hiç bir iş yapmıyorum, sizin gibilerden geçiniyorum.” diyerek mağdurdan, kulağında takılı olan müzik çaları istediği, mağdurun müzik çalarını vermek istememesine rağmen kulağından çekerek zorla aldığı, mağdurun geri istemesi üzerine de “Ben rüyamda gördüm, sen bunu bana hediye ediyordun, et ki rüyam gerçekleşsin.” dediği, mağdurun ısrarla istemeye devam etmesi nedeniyle de “Üzerimde bıçak var, sen bunu bana ver, biz trenden çok adam attık, öğrencileri hiç sevmem.” diyerek mağduru tehdit ettiği olayda; mağdurun suça konu müzik çaları bir süre önce 29 TL’ye satın aldığını, müzik çalarının pahalı bir şey olmadığını ve kulaklığının tekinin de bozuk olduğunu beyan etmesi, sanığın mağdurdan suça konu müzik çalar dışında herhangi bir talepte bulunmayarak kastını sadece müzik çaları almaya özgülemesi, yağmalanan müzik çaların değerinin objektif olarak az olması ve söz konusu eylemin mağdurun üzerinde ağır bir etki yarattığına dair dosyaya yansıyan herhangi bir bulgunun olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanık hakkında yağma suçunun daha az cezayı gerektiren nitelikli hâlinin düzenlendiği TCK’nın 150. maddesinin 2. fıkrasının uygulanma koşullarının oluştuğu kabul edilmelidir. Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi …; “Sanığın işlemiş olduğu yağma suçunda, suça konu müzikçalar ve kulaklığın mağdur beyanına göre 29 TL olup suç tarihi itibarıyla hafif bir miktar olmadığı, günümüz koşullarında bu rakamın 80-100 TL civarında olduğu bu nedenle pek hafif sayılamayacağı, ayrıca sanığın toplu taşıma aracı olan tren içinde sadece zevk için bu müzikçaları aldığı, bu durumda TCK 150/2 md. hakime bir takdir hakkı verdiği, burada indirilebilir ibaresinin, bu indirimin istisnai olup sanığın kişiliği ve suçun işleniş şeklindeki özellikler dikkate alınarak yapılabileceği, olayımızda ise sanığın tamamen keyfi olarak sırf beğendiği için bir toplu ulaşım aracı içinde, değeri pek de hafif olmayan müzikçalar ve kulaklığı yağma etmesinde lehine olarak indirim yapmayı gerektirecek bir sebep olmadığı kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun TCK 150/2 md. nin olayda uygulanması gerektiğine dair görüşüne katılmıyorum.” düşüncesiyle, Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer gerekçelerle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,
1– Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 13.11.2018 tarihli ve 2588-6822 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.12.2015 tarihli ve 453-369 sayılı hükmünün, sanık hakkında yağma suçunun daha az cezayı gerektiren nitelikli hâlinin düzenlendiği TCK’nın 150. maddesinin 2. fıkrasının uygulanma koşullarının oluştuğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 16.03.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
Karada görüldüğü üzere kanun maddesinin uygulanması konusunda hukuka aykırı davranıldığı beyan edilerek Başsavcılık İtirazı kabul edilmiştir.